SÜTÇÜLER

         ULAŞIM:

         Sütçüler ilçesi, Isparta il merkezine 102 kilometrelik asfalt kaplama bir yol ile bağlıdır. Doğal yapı dağlık ve engebeli bir yapı olduğundan Sütçüler bölgesi yıllarca yol sorunuyla karşı karşıya kalmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in bölgeye gösterdiği ilgi sonucunda Kesme kasabasına ulaşan yol yeniden düzenlenerek asfaltlanmıştır.

         Isparta’yı Antalya’ya bağlayan Dereboğazı yolunun açılmasıyla Sütçüler ilçesinin Çandır bölgesi de Dereboğazı yoluna bağlanarak, Antalya, Isparta ve Konya’ya ulaşacak yol ağına sahiptir.

         DOĞAL YAPI:

         Sütçüler ilçesi, Isparta ilinin güneyinde yer almaktadır. Doğusunda Konya iline bağlı Beyşehir, Seydişehir ilçeleri; batısında ve kuzeyinde Eğirdir ilçesi; güneyinde Antalya iline bağlı Serik ve Manavgat ilçeleri; güneybatısında Burdur ilinin Bucak ilçesi ve kuzeydoğusunda Şarkikaraağaç ilçesi ile komşudur. Yüzölçümü 1287 kilometrekaredir. Denizden yüksekliği 250 metre ile 2500 metre arasında değişmektedir.

         Batı torosların; güneybatı kuzeydoğu ve güneydoğu doğrultusunda sıkışarak birbiri içine girmesinden dolayı meydana gelen üçgen içinde yer alması Sütçüler’e tamamen dağlık bir coğrafya yapısı kazandırmıştır. Bu dağlar Alp sistemindeki genç dağlardır. III. Zaman Oligosen’de meydana gelmişlerdir. Miosen’de değişime uğramışlar, deniz menşeli kalkerler depo etmişlerdir. Oligosen ve Pileistosen’deki tektonik olaylar sonunda yükselmişler ve gençleşmişlerdir. Bu dönemden sonra iğne yapraklılar gelişme ortamı bularakbölgede geniş orman alanı oluşturmuştur.

         Sütçüler’i Beyşehir ile Dedegöl(Dippoyraz) Dağı, kuzeyde Eğirdir ile Anamas Dağı, Yılanlı ovası, Kovada gölü, güneyde Bucak ile Aksu çayı ve güneyde Serik ilçesiyle Sanlı yaylası ayırır.

         Tamamen engebeli bir arazide yer alan ilçede geniş düzlükler çok azdır. Değlar arasında kalan küçük düzlükler yayla görünümünde olup, kullanılabilir arazi ilçe yüzölçümünün % 20’sini geçmez.

         Yörenin en önemli dağları; Dedegöl (2980 m), Sarpdağ (2500 m), Anamas Dağı(2110 m), Kartoz-Dumanlı Dağ (2260), Bozburun Dağı (2504 m), Karadiken Dağı, Erenler Dağı, Karadağ, Türkmen Dağı, Akpınar Dağı, Ardıç Kepezi ve Menevis Kepezidir. Bu dağların arasında yer alan küçük ovacıklar ise; Çandır Ovası, Çobanisa Ovası, Çimenova, Ayvalı Ovası, Kızılova, Gavurini, Zengi Yaylası, Kuyruktutan Yaylası ve Aliefendi Yaylasıdır.

         İlçe merkezi, çanak biçiminde dağlarla çevrili bir vadinin yamaç ve tabanına kurulmuştur. Bu yamaçlar bağ ve bahçelerle kaplıdır. Ayrıca, Katip Çelebi’nin dediği gibi, nefis dut pekmezleri yapılan dut ağaçları vardır.

         İlçe sınırları içinden akan iki akarsu mevcuttur. Bunlardan Köprüsu, Eğirdir sınırları içerisinden doğup, Yılanlı-Pazarköy ovasını geçtikten sonra Ayvalıpınar Kasabasında ilçe sınırları içine girer. Dippoyraz, Dumanlı Dağları ve bu dağların paralelindeki Tota ve Sarpdağ arasındaki derin vadidem geçer, Kartoz suyunu da   bünyesi alır, Serik’ten Antalya sınırlarına girerek Akdeniz’e dökülür. Diğer önemli akarsuyu da, ilk kaynağını Isparta suyundan alan Aksu deresidir. İlçede iki havza mevcut olup buna bağlı olarak iki tür iklim görülür. Yabani zeytin ve meneviş ağaçları doğal bitki örtüsüdür. Birinci havzada Akdeniz iklimi, ikince havza “Köprüsuyu havzası”dır ki dağlık bir araziye sahip ve karasal iklime sahiptir. Bitki örtüsü iğne yapraklılardan oluşur, az miktarda meşe ormanı da vardır.

         TURİZM:

         Dut Pekmezi Festivali: Sütçüler Dut Pekmezi Festivali her   yıl Temmuz ayı içerisinde yapılmaktadır. Bu festivalde amaç; Sütçülerlileri bir araya getirmek ve ilçenin adını duyurmaktır. Festivalde, folklor gösterileri, tiyatro, konser ve ses yarışmaları düzenlenmekte, spor turnuvaları organize edilmektedir. Festivale adını veren Dut Pekmezi yarışması da yapılmaktadır.

         Ayrıca Sütçüler’in tarihi, arkeolojik, etnografik, kültürel ve turistik zenginliklerini tanıtmak amacıyla seminer, panel ve konferanslar düzenlenmektedir. Festivali tanıtan broşür ve Festival gazetesi yayınlanır.

         Tarihi ve Turistik Yerler:

         1.Adada Antik Kent. (Sağrak Köyü Zengi mevkii)

         2.Kocaköy (PENDELİSSOS) Kesme kasabası.

         3.Mağara (Aşağı yaylabel Köyü civarı)

         4.Kurşunlu Harabeleri (Kasımlar-Karadutlar mevkii)

         5.Seferağa camii (Sütçüler merkez)

         6.Asar kalesi kalıntıları (Hacıaliler köyü Çağıllıpınar mevkii)

         7.Sığırlık Kalesi kalıntıları (Yeşilyurt köyü)

         8.Sur kalıntıları (Sütçüler Merkez Taşkapı mevkii)

         9.Kitabe (Belen mahallesi)

         10.Mağara ve Sarnıçlar (Beydilli köyü)

         11.Su yolu kalıntıları (Gürlevik-Tota-Zengi arası)

         12.Melikler kalesi (Melikler köyü bahçe meckii)

         13.Mağara (Selimler Sarıtaş köyü)

         14.İnsuyu-Yer altı suyu (Bekirağalar köyü)

         15.Mağara (Selimler Sarıtaş köyü)

         16.Şeyh Müslihittin Türbesi (Şeyhler türbesi)

         17.Yazılıkaya kanyonu (Şütçüler-Çandır arası)

         18.Karacaören Barajı (Çandır köyü)

         19.Küçüksu Alabalık tesisleri (Yeşilyurt köyü)

         20.İçmeler (Kasımlar köyü Tota mevkii)

         21.Köprüçay kanyonu (Kasımlar Manavgat arası)

 

         KÜLTÜR VARLIKLARI:

         ADADA (ANTİK KENT): İlçenin tarihi gelişimini simgeleyen kalıntıların başında Adada (Karabavlu) antik kenti gelir. İlçe merkezine 12, Sağrak köyüne 2 km. uzaklıktadır. Helenistik döneminde en parlak yıllarını yaşamıştır. Büyük İskender’in Güneybatı Anadolu’yu istilasından sonra sırayla: Seleukoslar, Bergama krallığı, Roma imparatorluğu ve ondan sonra Bizans İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir.

         Adada antik kentinde, şimdiye kadar arkeolojik yönden ilmi denilecek bir araştırma yapılmamıştır. Uzmanlar 1800 yıllarından itibaren kenti kezmişler ve tesbitlerini yayınlamışlardır. 1832 yılında kenti gezen Alman bilim adamı Claus Ritter, 1888 yılında kentte bulunan kitabeleri inceleyen Amerikalı bilim adamı Prof. J.R.S. Sterrett kenti gezmişler ve tespitlerini yayınlamışlardır.

         Prof. Dr. William R. Ramsay 1890 yılında yayınladığı “The Historical Geography of Asia Minor” adlı kitabında Adada antik kentinin para basılan (darpedilen) bir merkez ve dini yönden de bir psikoposluk olduğunu belirtmiştir. Adada’da sikke basıldığını da İngiliz bilim adamı H.A. Seaby’nin yayınladıği “Greek Coins and their values” isimli kitabında belirtmektedir. Adada’nın bastırdığı paraların bir yüzünde boğa başı (bukranion), diğer yüzünde geometrik merkezli üç bacak (triskeles) kabartması bulunmaktadır. Bu kabartma üç simgedir. Aynı kabartmanın işlendiği bir taş Adada kalıntılarında bulunmuştur. Kentin bağımsızlığı Romalılarca kaldırıldıktan sonra Adada’nın bastırdığı paralarda ise; bir yüzünde o dönemin imparatorunn başı; diğer yüzünde Zeus, Athena, ya da aslan postu sarınmış Herakles başı kabartmaları görülür. Antik kentte günümüze ulaşan kalıntılar şunlardır:

         -Kent alanının geometrik ekseninde yer alan büyük taşlarla döşenmiş ilk çağ ana caddesinin kalıntıları kent kalıntılarının yoğun olduğu alanlardı. Üç tepe ile çevrilmiş vadi düzlüğünün ortasında ya da yamaçlarında bulunan küçük tapınak yapıları. Bazıları günümüze sağlam ulaşan bu tapınaklar rektangonal (dikdörtgen prizma biçimi) çok düzgün kesilmiş, kimine süs çıkıntısı bırakılmış taşlarla yapılmıştır. Batı yamacında yer alan tapınağın, özellikle Phrygia ve Psidia’da tapılan “Tanrı Mengi”nin baş kabartmasını taşıyan çıkartılmıştır. Buluntu Isparta Müzesi’ndedir. Tiyatro kalıntılarının Cavea sıralarının bir bölümü de görülebilmektedir. Agora ve onu çevreleyen yapılar kompleksi, kalıntılar alanının güney yanında, ana caddenin oradaki başlangıcı bitişiğindedir. Bununda kendi güneydoğu aynında oturma sırası olarak kullanılabilecek geniş basamakların bulunduğu bir bölüm ve onun güney bitişiğindeki kule benzeri bir yapı vardır.

         Bouleuterion (kent yöneticileri kurulu yeri olan yapı) Agora kompleksinin güney yakasındadır. Bunun arkasında kentin su düzeninden parçalar ve yapı kalıntısı görülüyor.

         Nekropolis, Kent Nekropolisi’nin, kuzeybatı yamacın üst bölümde olduğu anlaşılıyor ve orada bugün de güzel bir mausoleiom (ev görünüşünde anıtsal mezar) vardır. Diğer dağınık kalıntılar ise yöre halkının Karabavlu diye adlandırdığı ilkçağ kenti alanında yer yanında kaçınılmaz bol keramik kırılmalarından başka heykel altlıkları, sütunlar ya da sütun parçaları ve başlıkları gibi döküntü niteliğinde kalıntılar şeklinde görülmektedir.

         Sığırlık harabeleri: Sığırlık-Çandır üçgeninde Sülüklügöl mevkiinde bir vadi içinde bazı bina temelleri ve sur kalıntıları yer alır. Tepede is bir kale kalıntı vardır. Sığırlık köyü içinde de halen sağlam durumda Bizans döneminde yapılan bir kale mevcuttur. Sığırlık Çandır  yolu üzerinde bir başka kale kalıntısına rastlanmıştır. Bu üç kale biribirini görmektedir. Gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır.

         Taşkapı Harabeleri: Sütçüler ilçe merkezindedir. Kuruluş tarihi hakkında bilgi yoktur. Helenistik dönemi sur kalıntıları mevcuttur.

         Kesme Harabeleri : Kesme kasabasının 5 km. güneyinde Kocaköy mevkiindedir. Bazı bine temelleri yanısıra lahit mezarlığı ilgi çekicidir.

         Zorzila : Sütçüler-Kasımlar yolu üzerindedir. Dağ yamacında yer alan kalıntılarda birkaç yüksek duvar mevcuttur. Roma dönemi kalıntıları mevcut olup, şehir hakkında pek bilgi yoktur.

         Seferağa Camii: Bu yapı Sütçüler ilçe merkezinde olup, 1076-1308 yılları arasında Anadolu’da saltanat süren Anadolu Selçuklu Devleti’nin son zamanlarında 1296 yılında, hayır sahibi bir kadının verdiği para ile Sefer Ağa adındaki bir zat tarafından yaptırılmıştır. Kapısının üzerinde Arap harfleri ile yazılmış, Türkçe bir kitabe vardır.

            Çandır köprüsü: Çandır köyü köprübaşı mevkiindedir. Selçuklu zamanında yapılmış sivri kemerli bir köprüdür. Uzunluğu 65 m. Genişliği ise 5 metredir. Bugün Karacaören barajı su sahası içinde kalmıştır.

         EKONOMİK DURUM:

         İlçenin ekonomik durumu, coğrafi yapısına bağlı olarak oldukça zayıf kalmıştır. Ekilebilir arazinin azlığı tarımsal gelişmeyi kısıtlamış, yöre halkını hayvancılığa yöneltmiştir.

         Hayvancılık, genelde kıl keçisi yetiştiriciliği üzerine olması ve yörenin orman bölgesi olması sebebiyle kıl keçisinin ormana zarar vermesi dikkate alınarak kısıtlamaya gidilmiştir. Dolayısıyla hayvan yetiştiriciliği büyükbaş hayvan (sığır) yetiştiriciliğine yöneltmiştir. Yaz aylarında arıcılar bölgeye akın etmektedirler.

         Akdeniz ikliminin yaşandığı Çandır bölgesinde tarım ürünleri önemli ekonomik gelir sağlamaktadır. Yörenin en verimli topraklarına sahip Çandır ovasında yer fıstığı, susam, pamuk ve bol sebze-meyve yetiştirilmektedir. Bu bölgede seracılığın gelişmesi beklenmekte ve örnekleri küçük çapta görülmektedir.

         Yerleşim birimlerinden kasabalar; Sütçüler belediyesi, Ayvalıpınar belediyesi, Kesme belediyesi ve Kasımlar belediyesidir.

left.gif (1343 bytes)