SEYİT ALİ PAŞA

Doğum yeri : ISPARTA - Uluborlu

Doğum tarihi : 1756

Görevi : Sadrazam

Görev süresi : 5 Ocak 1819 - 21 Nisan 1821 (1yıl-2 ay-24 gün)

Ölüm türü : Eceliyle

Anılan adı : Seyid

 

 

Isparta'nın tarihi ilçelerinden biri olan Uluborlu'nun yetiştirdiği, milletimize en yüceden hizmet veren Sadrazam Seyid Ali Paşa hakkında birinci elden bilgi toplamak üzere gittiğim Uluborlu'da 06.12.1969 tarihinde, Uluborlu'nun seçkin evladı, Emekli Öğretmen Said Demirdal ile tanıştım.

 

Hemşehrisi Seyid Ali Paşa hakkında en geniş bilgiye sahip olan ve araştırmasını aynı tarihte yayınlamış bulunduğu “Bütünüyle Uluborlu-Monografi” kitabında verdiği bilgiyi buraya aynen alıyorum:

 

SEYİT ALİ PAŞA: Seyit Ali Paşa, Salih efendi mahallesinin 67 No.lu ev sahibi bulunan (Yeyenağalar)'ın ceddidir. Hal tercümesini aşağıya yazacağımız memleketçe meşhur elmas beyin öz dayısıdır. Sülalesince Ali Galip diye anılmaktadır. Seyyit kelimesi, kendisinin kazandırdığı bir yüzük mührüne, yerli bir mühürcü tarafından ilave edildiğini, akrabaları tarafından anlatılmaktadır.

 

Seyyit Ali Galip, çocukluğunda mahalle mektebine gidip hafızlığını bitirmiş ve Selçukilerin ilk açtığı (Kılıçarslan) medresesinde devam ettiği gibi, atadan kalma bağ, bahçe, tarla sahibi olduğundan ziraatla ve biraz da ticaretle meşgul olduktan sonra, kendisini İstanbul'a atmış, daha evvel gidip mevki sahibi olan akrabaları delaletiyle büyükler meclisine kadar girerek, derece derece büyüyüp önemli kişiler arasına katılmıştır. Sülaleden aldığımız bilgiye göre Seyit Ali Paşanın 1170 - 1756'da doğup, 1242 - 1826 yılında İstanbul'da öldüğü ve Karacaahmet mezarlığına yakın bir yere defnedildiğini öğreniyoruz.

Sicilli Osmanî'nin (5) verdiği kayıtlara nazaran Seyyit Ali Paşa şu önemli vazifelerde bulunmuştur.

(Seyyit Ali Paşa, Ispartalıdır. Vüzera ve hususen Ali Paşa dairesinde bulunduktan sonra Kapucubaşı oldu. 1815 tarihinde ba-rütebe-i vezaret Mora valisi, 24 Şevvalinde Hüdavendigâr valisi, 1235 - 1819 Rebiülevvelinin 19'da sadrazam-başvekil-olup, 1236-1820 Cemaziyilahirinin 24'de azlolundu. Bir kaç gün sonra Karadeniz seraskeri ve Karaburun muhafızı ve sonra tekrar Mora valisi olup, 1237 - 1821 Şevvalinin 6 da azliyle ordu maiyetine verildi.

Kendisine Ankara ve Kengırı sancakları verildi. 1238 –1820 Muharreminde mezkur sancaklardan azledildi. 1240 - 1824 Rebiyülevvelinde vezareti ref ile Filibe de ikameti emredilip bedehu Konya valisi olup, Maltepe'de ikamet ettirildi. 1242-1826 Cemaziyilahirinin 5'nde fevt oldu. Naaşı Üsküdar'a nakline Karacaahmet'e defnedildi. Sadık idi. Mahdumu, sudurian (Aziz) beydir. Seyyit Ali Paşa, Büyük Mustafa Reşit Paşanın eniştesidir, diye kayıtlıdır. (Sicilli Osmanî, cilt 3, sahife:560)

 

Devlet hizmetinde çok sadık olduğu anlaşılan Seyyit Ali Paşanın nereli olduğunu Isparta Tarihi müellifi merhum Süleyman Sami'den başkası yazmazlar. Mumaileyh, paşanın Uluborlulu olduğunu kaydeder. Biz, acizane bu ciheti sülalesinden yoklamayı Isparta tarihindeki kaydı gördükten sonra düşündük. Hakikaten Seyyit Ali Paşanın Salih efendi mahallesinde doğduğu gerçeğine vardık. Paşanın tarihlerde (Ispartalı Seyyit Ali Paşa) adıyla kaydedilmesi o zamanın askeri kayıtlara uyularak kaydedildiği anlaşıldı. O zaman, vilayetlere, mutasarrıflıklara bağlı bütün şehir, kasaba ve köy halkı, mensup olduğu büyük memleketler üzerine kaydedilirdi. Sülalesinin ellerinde bulunan kayıtlara göre paşanın Uluborlulu olduğundan şüphe bırakmamaktadır.

Seyyit Ali Paşanın 19.asırda devletin mühim ricali arasında görülmesi onun oldukça maharetli bir şahsiyet olduğuna delalet eder. Paşanın çok önemli kişi olduğunu Tanzimat devrini açanlardan Büyük Mustafa Reşit Paşayı -Kayınbiraderi- pek iyi yetiştirmesinde bulmaktayız.

Seyyit Ali Paşa, Mustafa Reşid’in kız kardeşiyle evliydi. Reşit pek küçük yaşta babasını kaybedince, Eniştesi Seyit Ali Paşa onu yanına aldı, terbiye etti, yetiştirdi. Gittiği valiliklerde, kumandanlıklarda Reşid'i Mühürdar olarak kullanıyordu. Mustafa Reşit az zamanda idari işlerde de gelişti. Tatlı dili, terbiyesi göze çarpıyordu.

Mustafa Reşid’in eniştesi Seyyit Ali Paşa tarafından yetiştirildiğine dair (Cavit Baysu) nun (Tanzimat) adlı kitabında şu kayıtlara rastlıyoruz:

Gençlik çağlarında kendisini himaye eden eniştesi Ispartalı Seyyit Ali Paşa oldu. Ali Paşa, valiliklerde ve sadarette bulunurken, Reşit beyi de Mühürdar olarak istihdam ederdi. Sadaretten azlini müteakip, Mora seraskerliğine tayin olduğu vakit de yine kaynını beraber götürmüştü. O zamanlarda Mora'da Rum isyanı vardı. Ordunun son derece perişan bir halde bulunması seraskeri çok güç bir mevkie düşürmüştü. Bilhassa parasızlık ve askersizlik yüzünden çekilen mütkilatı Reşit bey gözleriyle gördü. Eniştesi tarafından İstanbul'a gönderildiği zaman, malûm olan tatlı diliyle lazım gelenleri ikna edip askerin ulûfesi için iki bin kese para kopardı, ordugaha getirdi. (Cilt: 12 sahife 30, tab-309) denmektedir.

Seyyit Ali Paşanın doğru, fedakar, sadık olmasına rağmen Sadaretten azline sebep şunlar olmuştur.

 

1-Yurdun muhtelif yerlerindeki eşkıyanın bastırılması,

2-Rum isyanı ve bu isyanın büyümesi,

3-Meşhur Halet efendi ile kaynı reşit paşa arasındaki geçimsizliğe müessir olamaması.

Seyyit Ali Paşa sadarette bir yıl iki ay kaldıktan ve azlinden sonra Gelibolu'ya sürgün edilmiştir. Gelibolu'da çok durmadı. Az sonra, Mora isyanında ve meselelerinde iş göremeyip daima mağlubiyete uğrayan Mora valisi Mehmet beyle Bayram Paşa azledilerek yerine Karaburun muhafızı Seyyit Ali Paşanın gönderilmesi düşünüldü.

ll.Sultan Mahmut da Seyyit Ali Paşanın hüsnüniyeti ve feragatle iş gördüğüne kanaat getirmiştir. Seyyit Ali Paşa, zengin değildi. Parasız ve borçluydu. Mora'ya hareket edemedi. bunu yakından tanıyan Sadaret Kethüdası (Ahmet Erip) efendi itiraz ettiyse de bir iş göremedi. Nihayet Paşaya, samur elbise, murassa bir kılıç, ayrıca 250 bin kuruş harçlık ihsan edildi. Seyyit Ali Paşa bu para ile dairesini tanzim edip delil ve tüfekçi olarak 900 kadar süvari, dairesi halkı ile beraber Karaburun'dan Mora’ya hareket etti. Hazinedar sıfatıyla Mustafa Reşit Paşa da yanında idi. Seyyit Ali Paşa Mora'da çok sıkıntı çekti. Parasız, şekersiz kaldı. Mustafa Reşid’in İstanbul'dan getirebildiği para ile maiyetini idareye çalıştı. Paşa çok tecrübeli ve temiz kalpli idi. Fakat parasızlık yüzünden maiyetine maaş verilemiyordu. Askerleri isyan ettiler. Kendisine bir çok eziyet yaptılar. Buna vakıf olan sadaret, paşanın memuriyetine devam etmesini uygun bulmadı. Vazifesinden ayırarak ordu emrine verdi. Biraz sonra da kendisine Ankara ve Kengri Sancakları verildi. Daha sonra 1240 - 1824 tarihinde üzerinden vezirlik rütbesi alındı ve Filibe'de ikameti emrolundu. Fakat az sonra affedilerek Karaman valisi olarak Konya'ya gitti. Burada da azledildi. Paşanın bu son memuriyeti ve azlidir. Paşa, İstanbul'a gelerek Üsküdar’daki çiftliğinde istirahata çekildi. Yaşı yetmişi geçiyordu. Sülalesinden Reşit beyin verdiği malûmata göre, Paşa yetmiş iki yaşında öldü. Bazı tarihler, 70 yaşında öldüğünü söylerler. Paşa istirahata çekildikten sonra hastalandı. Hastalığı uzun sürdü. Ve nihayet 1242 Hicrî yılına tesadüf eden cemaziyülâhır ayının 2. günü yani Ocak 1827 günü vefat edip, Karacaahmet’e yakın bir yere defnedildi.

Paşanın ölümünde sarraflara, tanıdığı şahıslara bir çok borç bıraktığı anlaşıldı. Oğlu, ulemadan Kadı-ül Kuzat rütbeli (Ahmet Aziz) bey hakkında bilgi verilmiştir.

Paşa, sülalesi itibarıyla tok gözlüdür. Görgüsü yerindedir. Memleketteki (Yeyenağalar) künyesi de mühim bir aileye mensubiyetini ifade eder. Yalnız bu sülalenin en büyük kusuru müsrif olmalarıdır. Paşanın sülalesinden bugün İzmir'de şapkacı bulunan (Fikri İrik)'den başka göze görünebilecek kimsesi yoktur. Fikri İrik, paşanın kız kardeşinin oğlu Elmas beyden doğan Aliye hanımın oğludur.

Bu sülalenin kibar, nazik, zevk ve keyfine düşkün, misafirperver, sohbettar olduklarını fakat israfa meyyal bulunduklarına memleket şahittir.

 

Kaynak:

Türkiye’de ve Dünyada yerlisinden 6 Başbakan yetiştiren tek şehir Isparta: Şeref Kitabı.-Hazırlayan : Fuat Süreyya Oral-[Kısmet Matbaası], Ankara, 1986, sayfa 25-28.